29 Nisan 2012 Pazar

gazete yazarcıkları

İnsanın gözünün içine baka baka olmayanı, söylenmeyeni, olacakmış, olmuş, söylenmiş gibi araştırmayan düşünmeyen kitlenin önüne koyup, sadece ortalığı karıştırarak rant sağlamak kendi görüşünü haklı(-imiş) gibi göstererek sevinebilen insan müsveddeleri..

Gündemde ne var Fenerbahçe.. tamam FENERBAHÇE' liyim.. şike var ya da yok sorun bu da değil.. takıldığım nokta şu.. uefa başkanı fifa başkanı gelip Türkiye'de açıklama yapıyor: "bir takım şike yaptıysa diğer takım neden bundan ceza alsın"," bu sizin iç meseleniz,  şike varsa cezasız kalmasın, yoksa devam edin"
Gazeteci yazarcıkları ne diyor bugün "uefa ceza verecek, TFF yanacak, avrupaya gidemeyeceğiz" ulen nerenizle dinlediniz adamları.. valla delirmeye başladım artık yeter be. daha savcı iddanemeyi vermeden herkesi şikeci yaptınız.. siz mi taşıdınız para çantasını nereden biliyosunuz..

Gerçi sahte olduğu belgelenen cd lerle generalleri içeride tutan bi sistemden de başka ne beklenir..generalleride sahte cd lerin içerikleriyle suçlayan bu gazeteci yazarcıkları değil mi??  Gerçekten kaç para bi gazete yazarcığı satın almak..

 BENDE İSTİYORUM BAHÇEDE BESLEYECEĞİM..

24 Ekim 2011 Pazartesi

hayalperest..

Şaraptan bir yudum alırken bağı, etten bir parça kopardığımda neandertalleri, balık tutarken deniz altındaki milyonlarca balığı, eski korsanları, sakin sessiz balıkçı kasabalarını, elma yerken köyü, sabah kahvaltısında hababam sınıfı izlerken saflığı, iyiliği hayal etmeyi seviyorum.. bütün kötü şeylere rağmen zamanın ve doğanın varlığı beni rahatlatıyor..

12 Ekim 2011 Çarşamba

üslup

bazen bilginin sunuluş şeklinden ötürü bilgiden nefret edesim geliyor.. ama fark ediyorum ki ahmak olan bilgi değil insan..

6 Ekim 2011 Perşembe

beynim karıncalandı!!

nasıl yazsam onu da bilmiyorum aslında ama içimden geldiği gibi beynimden aktığı gibi sıralamaya çalışsam sanırım kendi dilim olur bu..
Neden diye sormadan duramadığım anlarda karıncalanıyor beynim..  sormasam belki de hayatım güzel olacak ama beyin işte kafa tasında durduğu gibi durmuyor..
binlerce soru var. birazda cevap elimde ama yetmiyor.. çünkü benim eşleştirdiklerim oturmuyor yerine üçgeni kareye sokmak gibi çocukken oynadığımız.. ama beynim üçgenden emin hatta iç açıları 180 biliyorum.. peki neden oturmuyor? işte sorun buradan başlıyor.. düşündüklerim hakkında arkasında durabilecek kadar kanıtım var fakat yerine oturmuyor hayatı izleyip "gördüğümde"!! sadece yönlendirme mağduru uyuşturulmuş beyinler mi var dışarıda ya da kendini farklı hisseden bir gruba dahil bir aptal mıyım, ya da hepimiz kendimizi farklı mı hissediyoruz? umarım cevapları burada yazarken bulma şansım olur.. detaylar daha sonra kızdıkça üzüldükçe sevindikçe kısaca "hissettikçe ve üstüne düşündükçe" gelir diye ümit ediyorum.. MERHABA!!!